Psikiyatrist, Psikanalist Adayı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Psikiyatri İhtisasını tamamladı Türkiye Psikiyatri Derneği üyesi ve IPSO üyesidir. Halen İzmir’de kendi muayenehanesinde serbest hekim olarak çalışmakta ve Uluslararası Psikanaliz Birliği’ne bağlı psikanaliz formasyon eğitimini Psike İstanbul Psikanaliz Derneği bünyesinde sürdürmektedir.
Savunmacı Sessizlik
Sessizlik insanların diyaloğunun her yerinde vardır. Şairlerin ve filozofların da hep dikkatini çekmiş olan sessizlik merak konusu ve bilgiye götüren potansiyel anahtar olmuştur. Hem merak hem de bilgi psikanaliz için derin bir öneme sahiptir. Sessizliğin psikanaliz açısından anlamı, iki kişi arasındaki geniş yelpazedeki duygulara ve ruhsal oluşumlara işaret eder. Klinik psikanaliz açısından ise en sık karşılaşılan sessizlik tipi savunmacı sessizliktir. Direnç hizmetindeki sessizliğin güdüleyicileri sadece suçluluk, utanç ve intikam korkusu değildir. Sevmek ve sevildiğini hissetmek de özellikle mazoşist hastalar için tehdit edici görülebilir. Tüm sevgi duyguları, libido nitelikli itkilerle özellikle de anneyle olan libido nitelikli bağ ile başlar ve gelişimin en başından itibaren güçlü libido nitelikli itkiler kadar nefret ve saldırganlık da etkindir. Hasta sevildiğini hissetmeye başlar başlamaz kaygısı yükselir ve bir yandan yakın olma arzusu bir yandan özgür alanını kaybetme kaygıları saldırgan dürtülerini açığa çıkarır.
Sevdiği nesnenin aslında nefret edip saldırdığı ve kontrol edilemeyen sadizm ve açgözlülükle saldırmaya devam ettiği nesneyle aynı olduğunun bir dereceye kadar farkına varmasıyla üzüntü, suçluluk, utanç duygularını deneyimlemeye başlar ve bu ikircikli duyguları taşımanın zorluklarıyla sessizlik başlar. Odanın içindeki bu sessizlikleri analist ne kadar duyabilecek, ne kadar tanımlayabilecek, ne kadar kapsayabilecektir. Aktarım-karşıaktarım kavramları çerçevesinde tüm bu birincil duygular ele alınıp olgular eşliğinde tartışılacaktır.