Psikiyatrist. Psike İstanbul Psikanaliz Derneği bünyesinde psikanaliz eğitimini sürdürmektedir. Kıbrıs İlim Üniversitesinde akademisyen olarak çalışmaktadır.
Sessizliğin Söyledikleri
Psikanaliz seansında analizan zihninden geçenleri kelimelere dökerken arada suskunluklar vardır. Seansta analizanın kelimeleri kadar sessizliği de anlam içerir. Psikanaliz tarihi boyunca analizanın kelimelerle ifadesi kadar sessiz kalışı da dikkat çekmiş ve bu sessizliğin anlamı tartışılmıştır. Farklı dönemlerde hâkim olan bakış açıları bu sessizliğin nasıl anlamlandırıldığı ve ele alındığını şekillendirmiştir. Seans içindeki suskunluklar bazen bir düşünceye dalma anıdır, analistin “neler geçiyor aklınızdan?” gibi basit bir sorusuyla kelimeler başlar ya da tipik olarak bir yorumun ardından sessizlik olur. Analizan yorumu doğru bulmuşsa sıklıkla kısa sessizliğin ardından onaylayan kelimeler gelir, yanlış bulduysa sessizlik uzayabilir. Bazen analizanın sessizliğine bedenindeki gerginlik ve sıkıntı eşlik eder. Kelimeler zorlukla, çabayla ağzından dökülüyor gibidir. Analizan sözel ifadeye devam edebilmek için bir mücadele içinde gibidir. Bu farklı bir sessizlik anıdır ve anlaşılması gerekir. Psikanalizin ilk dönemlerinde analizanın sessizliği direnç ve üstesinden gelinmesi gereken bir engel olarak görülüyordu. Zamanla psikanaliz çalışmasında benliğin rolü öne çıktıkça, direncin anlamı ve uyum işlevine önem verilir oldu. Analizanın sessizliği sadece engel değil, ruhsallık içi çatışmalarının doğasının anlaşılabileceği bir kaynak olarak görüldü. Analizanın sessizliği sadece bir direnç olmayıp aktarım üzerinden bilgi sunmakta olabilir. Geçmişte yaşananlar seansta tekrarlanmaktadır. Analizanın hayatında geçmişte sessizliğin özel önem taşıdığı eski bir olay seansta bilinçdışı sahneleniyor olabilir.
Analistin seanstaki sessizliğinin sağladığı gerileme sayesinde analizanın bilinçdışı düşlemleri harekete geçer. Ancak psikanalistin sessizliğinin tekniğin ötesinde anlamı olabilir. Analistin sessizliği bazen ruhsallık içi süreçleriyle ilgili olabilirken, bazen de aktarım-karşıaktarım tepkisinin içinde analizanla karşılıklı etkileşimin bir parçasıdır. Bu ikili etkileşim içinde sessizliğin bilinçdışı anlamını fark etmek mümkün olur. Analitik ikilinin etkileşiminde sessizliğin psikanalitik farklı bakış açılarında nasıl anlamlandırıldığı ve ele alındığı vaka vinyetleri eşliğinde tartışılacaktır.