Özgeçmiş:
Psikiyatrist, psikanalist. Tavistock ve Portman Kliniği’nde çalışmıştır. Royal College of Psychiatry, Britanya Psikanaliz Enstitüsü ve Uluslararası Psikanaliz Birliği (IPA) üyesidir.
Kökleşme ve Bireyleşme Yolundaki Uzun Yolculuk
Özet:
Psikanalizin babası olarak bilinen ve yedi dil bilen Freud’un psikanalitik düşünce tohumlarını geliştirmesine doğrudan veya dolaylı olarak bir çok filozof (Plato, Sofokles,Kierkegaard, Nietzche, Brentano), edebiyatçı (Dostoyevsky, Geothe, Shakespeare), bilim insanı (Darwin, Lamarck) ve şüphesiz birlikte çalıştığı bir doktor meslektaşı katkıda bulunmuşlardır. Freud ve Ferenczi, bir süre August Pauly’nin akıl hastalıkları hipotezini uygulamışlardır. Freud, değişik sürelerde Theodor Meynert’in serebral anatomi ve psikiyatri kliniğinde, Ernest Brücke’nin fizyoloji laboratuvarında, Carl Claus’un zooloji laboratuvarında çalışmıştır.
Freud’un klinik uygulamaları üzerinde önemli etkiler yapan iki klinisyen Josef Bruer ve Jean Charcot’dur. Breuer histerik nevroz tanısı koyduğu ve ‘Anna O’ adını verdiği vakasını uzun süre Freud’la tartışmıştır. Kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı olan Dr. Wilhelm Fliess, Freud’u çok etkilemiştir.
Bebeğin ruhsallığının kök salması ve dallanıp budaklanması, Winnicott’un deyimiyle “me, not me” ile başlar ve ergenlik döneminin sonuna kadar devam eder. Bu uzun yolculukta başlangıçta bebeğe verilen fiziksel bakım ve doyum, ruhsal olarak kucaklanıp korunması, bebeğin temel güven duygusunu geliştirmesinde çok önemli rol oynar. Bebeğin annesiyle arasındaki düzenli alıp verme ilişkisi bebeğin zihninde annenin sürekliliğini sağlar. Süreklilik, tutarlılık ve aynılık bu süreçte çok önem kazanır; çocukta temel güven duygusunun özünü oluşturur. Özerklik, girişkenlik, yapıcılık, kimlik duygusu ve yakınlık sağlıklı bir bireyliğin kökleşleşmesi için gereklidir. Özerklik, kimlik duygusunun değişik nedenlerle -fiziksel şiddet, cinsel tecavüz, ihmal- zedelenmesi sonucu birçok ruhsal bozukluğu beraberinde getirir.