Özgeçmiş:
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanı; PSİKE İstanbul ve IPA üyesi psikanalist. İstanbul Tıp Fakültesi mezunudur, uzmanlık eğitimini de aynı yerde tamamlamıştır. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalışmıştır. Daha sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalında öğretim üyeliği ve bölüm başkanlığı yapmıştır. Fakülteden 2017 yılında ayrılmıştır ve halen kendi ofisinde çalışmaktadır. Toplum ve Bilim, Birikim, Virgül, Yeni Olgu, Artimento, Beyaz, Psikeart, Psikanaliz Yazıları, Psikanaliz Defterleri gibi dergilerde yazıları yayınlanmıştır. Aşk ve Öbür Duygular (2004), Canavar ve Kurbanı (2006), Ruhsallığın Merkezine Seyahat (2013) adlı kitapları vardır. Bu sonuncu kitapla 2014 yılında İstanbul Psikanaliz Derneği’nin Özgün Yapıt Başarı Ödülü’nü kazanmıştır. 2014 yılından bu yana T24 internet gazetesinde yazmaktadır.
Psikanaliz İthal (ya da İhraç) Edilebilir mi?
Orta Avrupa’da doğan psikanaliz zaman zaman bir Judeo-Christian (Yahudi-Hıristiyan) düşüncesi olarak sınırlı bir geçerliliğe sahip olup olmadığı bakımından sorgulanmıştır. Yerleşik psikanalizin buna yanıtı genellikle psikanalitik kuramda insanın ruhsal yapısının evrensel özelliklerinin vurgulandığı ve dini ya da ulusal farklılıkların kuramın geçerliliğine bir halel getirmeyeceği şeklinde olmuştur. Yine de psikanaliz uzun yıllar boyunca temelde Avrupa ile Kuzey ve Güney Amerika’da yerleşip kökleşmiş ve İslam coğrafyasında ya da Doğu toplumlarında hayli sınırlı bir etki gösterebilmiştir. Ancak yeni yüzyılda bu durum hızlı ve belirgin bir değişim gösterme eğilimindedir. Bu da psikanalitik kuram ve pratiğin böylesi bir karşılaşma ve buluşmadan nasıl etkileneceği sorusunu yeniden düşünmeyi mümkün ve gerekli hale getirmektedir.
Türkiye’de psikanaliz daha önceki cılız hareketliliklerden farklı olarak son otuz yılda büyük bir atılım halindedir ve hissedilir bir ilgi görmektedir. Türkiye dışında Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerde de psikanalize yönelik merak hızla artmaktadır. Psikanalitik kuramın genel bulguları belirli bir sosyo-kültürel durum için öne sürülmemişse de tıpkı geçen yüzyıldaki psikanalizle şimdiki psikanalizin birbiriyle hem aynı hem bir hayli farklı olması gibi, Avrupa-Amerika psikanalizi ile İslam ve Doğu psikanalizinin de benzer bir biçimde hem aynı hem de hayli farklı olacağı öngörülebilir.
Psikanaliz yeni yayıldığı ülkelere kural olarak Batı toplumlarında eğitim görmüş ya da yaşam tarzı bakımından Batı uygarlığına yakın kişilerce tanıtılmış ve getirilmiştir. Ancak psikanalitik çalışma dar bir çevreden çıkmaya başladığında ve ithal edildiği ülkelerde daha geniş kesimlerle temas ettiğinde basit bir kopya ya da bir tür çeviri olmaktan çıkmak ve kendi özgün yolunu bulmak durumundadır. Bu da bizi başlıktaki soruya götürür; psikanaliz ithal edilebilir mi?
Türkiye ancak yüz yıl kadar önce yaygın olarak yetiştirmeye başladığı çay üretiminde şimdi dünyada beşinci sıradadır. Tüketime gelince, en yakın takipçileri olan İngiltere ve İrlanda’nın açık ara üzerinde birinci durumdadır. Çay üretimi önce Bursa’da denenip başarılı olmamış, ama Rize’de üretilmeye başladığında dünyanın en lezzetli çaylarından biri elde edilmiştir. Bazen binyıllarca başka yere ait olduğu düşünülen bir nesne yeni yerine böylesine şaşırtıcı bir uyum gösterebilir.
Bu sunumda çayı, psikanalizi ve toplumbilimsel düşünceyi çok seven biri olarak başlıktaki konu hakkında düşünmeye ve bulduklarımı ifade etmeye çalışacağım.