İsviçreli psikanalist Danielle Quinodoz’nun Baş Dönmesi: Kaygı ile Haz Arasında isimli çalışması yayımlandı. Verdiği seminerlerle derneğimize kıymetli katkılarda bulunmuş olan Danielle Quinodoz’yu 2015 yılında kaybetmiştik. Kendisini sevgiyle anıyoruz.
Çeviri: Gizem Şakar
Sunuş: Aslı Kuruoğlu
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Psike İstanbul Psikanaliz Kitaplığı, Şimdi ve Burada 12
“Tıpkı yaşayan kişilerce tarifinde güçlük çekilen baş dönmesi ya da sersemlik hissi gibi
belirtileri klinisyenin çeşitli sorularla tanıma, ayırt etme ve anlamlandırılmaya çalışmasında
olduğu gibi bu kitap da sözün ve sözcüklerin kısıtlı olduğu karmaşık ve sınırları belirsiz bir
konuyu artık hacim ve doku içeren temsil edilebilir bir alana dönüştürmektedir.” ˗˗ Aslı Kuruoğlu
“Bu kitabın en büyük meziyetlerinden biri, bizi son derece zengin bir klinik pratikten yola
çıkarak baş dönmesinin ruhsallıktaki temel işlevi üzerine düşünmeye ve bu deneyimin,
ruhsal hayata içkin haz ilkesinin en muhtelif alanlarındaki çeşitli dönüşümleri üzerine
yazarla birlikte hayal kurmaya davet edişidir.” ˗˗ Alain Gibeault
“…..Bunlar baş dönmesi hissinin eşlik ettiği, paniğe kapıldığı ve kontrolünü kaybettiği ani
düşüşlerdi; mesleki ve ailevi hayatına zarar veriyorlardı. Bu son dışavurumlar, bölünmelerin
varlığını gözler önüne seriyordu. Fakat öylesine iyi bölünmüşlerdi ki onları nispeten az fark
etmiştim. Gerçekten de Luc bunlardan havadan sudan söz edermişçesine, sanki ona ait
değillermişçesine kopuk bir biçimde bahsediyordu. Sanki bana kendinden başka birini,
bana kendisiymiş gibi tanıttığı “iyi uyum sağlamış” kişi ile pek alakası olmayan birini tasvir
ediyordu. Oysa, Luc ilk psikanaliz seansında divana uzanır uzanmaz bölünme var gücüyle
kendini belli etti ve kaygıdan kıvranan, titremelerle sarsılan vücudu divana yapışmış,
sessizliğini sadece devamını getiremediği kelimelerle bozan bir analizan görünce irkildim.
Luc’ün sezebildiğimden çok daha gerilemiş, bölünmüş parçası tüm odayı kaplamıştı.
Korkmasına korkmuştum fakat kendimi hastanın bana sunduğu malzeme ile bir analitik
maceranın içinde buluvermiştim. Söz konusu malzeme yalnızca ön görüşmelerin neredeyse
tamamını dolduran nispeten iyi uyum sağlamış tarafı değil, Luc’ün bütünüydü. Luc’ün
seansın ardından günlük hayatına nasıl devam edebileceğini soruyordum kendime. Ama
seansın sonunda yeni bir şok yaşamıştım: Luc bir anda benliğinin “uyum sağlamış” yönünü
geri kazanmış ve kendinde var olan gerilemeci tarafı hiçe sayarmışçasına enerjik adımlarla
yürüyüp gitmişti. Luc’ün anlam veremediği tarafının ciddi şekilde bölünmesi pahasına da
olsa mesleki ve toplumsal rolünü oynaması gerektiğinin farkına varıyordum.” ˗˗ DanielleQuinodoz