Çağlar boyunca insan, hayatını sürdürdüğü mekânların, karşılaştığı olaylar karşısındaki acziyetin üstesinden, dehşetini meraka dönüştürme becerisiyle gelmeye çalışmıştır. Kendisinde çaresizlik uyandıran bilinmezlikle tefekkür yoluyla ilişki kurmaya çabalamış, böylece hem bireye hem türe özgü varoluşunu sürdürmeye uğraşmıştır. Doğanın, hayata hükmeden koşullarının gizemini çözme ihtiyacıyla içinde zamanı kurmuş, yaşadığı mekânla ilişkisine yeni bir boyut olarak zamanı katmıştır.
İnsan ölümlülüğüyle, hayat sonuyla belirlidir ve her an ve her ileriye adımda geride kalanlarla, kayıplarla tarif edilebilir. Hem ruhsal hem bedensel varoluşuna bir ötekinin içinden başlayan insanın yaşamına bu tabiyet damgasını vurur. İnsan yaşamı boyunca yerini, ruhsal varlığının teyidini ve tatmini, onun zamandaki ritmine uyumlanan bir ötekinde, öteki olmadığında ikâmesinde arar. Böylece insan, ruhsallığını da hem birinin hem ötekinin, hem var olduğu hem hiç olmadığı bağımlı bir ilişkinin içinden, zamana tutunarak ve gerçekliğin içinde yerini bularak kurar.
“Zaman ve Mekân” konulu on altıncı Psikanalitik Bakışlar Sempozyumu’na ait konuşmaların derlendiği bu kitap, okuyucuyla birlikte, “zaman” ve “mekân” kavramlarının insan ruhsallığındaki izlerini sürme imkânını sunan
bir mekân olma umudunu taşıyor.
“Dünyayı üç boyutlu bir şekilde ve nedensel ilişkilerin tespit edildiği doğrusal bir zaman çerçevesi içerisinde görürüz. Bion’a göre bir psikanalist için ne duyusal bir yaklaşım ne de nedensel bağlantılar aramak uygundur. Dünya aslında renksiz, kokusuz ve tatsızdır; onu biz inşa ederiz… Her şey sonsuzdur, boşluktur, bilinmezdir, birbiriyle bağlantılı ve görecelidir, kendi başına var olmaz. Zihnimiz bu bilinmeyenle başa çıkmaya yarayan bir arayüz gibidir.”
Rudi Vermote
“Analist, zorlu çalışmasında eş zamanlılık ile art zamanlılık arasında olduğu kadar içsel ve dışsal gerçeklik arasında da gidip gelir, bu değişimlerle ilgili belirli bir anlayışa ulaşma süreci de uzun ve karmaşık olabilir. .. Kesintiye uğrayan bir tedavi hastadan ve analistinden habersiz yeraltında devam eden bir tedavi de olabilir; sonraki temaslar da hayal edebileceğimizden daha derin ve daha karmaşık bir anlam taşıyabilir.”
Stefano Bolognini