Özgeçmiş:
Psike İstanbul Derneği üyesi psikanalist. Eğitim kurumlarında psikanalitik süpervizyon çalışmaları yürütmektedir. Bianca Lechevalier’nin Psikanalitik Anne-Çocuk Tedavisi (2018) kitabına “Divan ve Psikanaliz, Ergen Psikanalizinde Divan’ın Yeri” başlığıyla ek bölüm yazmıştır. Psikanaliz Defterleri ve Psikanalizin Dili yayın kurulları üyesidir.
RUHSAL-ZİHİNSEL OLAN NEREDE VE NASIL YERLEŞİR?
Özet:
Her insan yaşamının başından sonuna dek nesnel dış dünyanın içinde olduğu kadar, öznel olan ruhsal bir iç dünyada da var olur ve orada da mücadele etmek zorunda kalır. İç dünya olarak da isimlendirilen ruhsallık denen bu varoluş boyutu bizim türümüzde neden ve nasıl gelişmiştir? Her şeyden önce ruhsal-zihinsel olanı nasıl tarif etmeliyiz? Bu terim neye karşılık gelmektedir?
Evren nasıl var oldu? İnsan bu gezegende nasıl ve ne zaman sahne aldı? Nasıl bir evrim sürecinden geçtik? Düşünebilen canlılar olarak bizi ilgilendirdiği için sorup yanıtlarını aradığımız bunun gibi soruların yanı sıra insanla ve onun ruhsallığı ile ilgilenen bilimlerin ilgilenmediği önemli bir soru ise halen yanıt beklemektedir: İnsanın ruhsal evrimi? Bu soru eksik kalmıştır çünkü onu önceleyen şu soru şimdiye dek net bir biçimde sorulmamıştır: İnsan türü hangi koşullar altında ve nasıl ruhsal denilen niteliği, yetiyi geliştirmek zorunda kaldı? Oysa ki yakın ama asla tam olarak aynı şey olmayan başka bir niteliğimiz olan akıl için onu evrimsel olarak neden geliştirdiğimiz yönünde bir soru sorulmuştur.
Sunumumda, evrim sürecimizde ruhsal-zihinsel olanın nasıl ortaya çıktığını anlatan bir kurgudan hareketle , türümüzün biyolojik varlığının dünyada yerleşip kökleşmesini sağlamış olsa da bu niteliğimizin kendisinin yeni bir varoluş düzeyi yarattığını, sonrasında ise öznelerini ruhsal-zihinsel bir uzamda yerleşmek ve kökleşmek sorunuyla nasıl baş başa bıraktığını dillendirmeye çalışacağım. Ruhsal-zihinsel olanın ortaya çıkışında dilin ,tutkulu ve uzamış ebeveynliğin, aile denen küçük topluluklar oluşturmamızın, gelişmiş ağrı-haz fizyolojimizin etkileri belki de diğer her şeyden fazla olmuştur.Nihayetinde geliştirdiğimiz ruhsallığımızın işlevini nasıl betimleyebiliriz?
Cevaplamaya çalışacağım son bir soru daha olacak: Bireylerinin birbiriyle ilişkide kalması gereken bir tür olduğumuz halde neden bu kadar sık ve farklı nedenlerle yerleştiğimiz-kökleştiğimiz yerleri terk edip başka yerlere gidiyoruz? Ruhsal ekonomimizde bunun yeri nedir?